Öğrenci Faaliyeti Çevirileri | Memescape’in Kuramsallaştırılması: İnternet Memlerinin Mekânsal Siyaseti

Öz

İnternet memlerinin gündelik siyasi sirkülasyon ve eylemler için artan merkezliliğine rağmen, küresel siyasetin düşük-kültürlü eserleri olarak ortaya çıkan etkileri çok az teorik ilgi görmüştür. Bu makalede, pop-kültürel fenomenin küresel siyasi sonuçlarını ve olasılıklarını anlamak için kavramsal bir aracılık sağlamak üzere eleştirel bir mem teorisi geliştiriyorum. Memlerin ortaya çıkan sonuçlarıyla ilgilenmek ve diğer pop-kültürel olgulardan farklarını göz önünde bulundurmak için, memlerin ortaya çıktığı ve dolaşıma girdiği mekânsal mantığı açmamız gerektiğini savunuyorum. Bu mekânsal mantığı ‘memescape’ kavramı üzerinden analiz eden ve Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin çizgili ve pürüzsüz mekânlar kavramlarını kullanan bu makale, memescape’in mekânsal mantığını; dijital içeriğin köksapsal, merkezsiz dolaşımını; bir zamanlar sabit olan işaretlerin göçebe, eğlenceli ve mizahi bozulmalarını ve çok sayıda öznenin duygusal bir araya gelişlerini içerecek şekilde ifade etmektedir. Bu pürüzsüz mekânsal eğilimlerin yerli dijital toplulukların direnişçi memlerinde ve aşırı sağın muhafazakâr memlerinde nasıl farklı siyasi potansiyeller ürettiğini araştıran iki örnek aracılığıyla, memescape’in küresel siyasetinin açık uçlu ve belirsiz olduğu ve özgürleştirici ufuklar için geleceğini gerçekleştirmek için dikkatli ve incelikli bir siyasi ve etik dikkat gerektirdiği sonucuna varıyorum.

Giriş

İnternet memleri her yerde. Niş çevrimiçi alt kültürlerden sosyal hareketlere ve eylemlere kadar, günlük çevrimiçi ve çevrimdışı pratikler, mem adı verilen aptalca, eğlenceli ve ciddiyetsiz eserlerin görselleri, estetiği, davranışsal mantıkları ve dolaşımları ile giderek daha fazla aşılanmaktadır. Kısaca memler, kolektif bir paylaşım, taklit ve remiksleme süreciyle viral hale gelen (çoğunlukla mizahi) çevrimiçi görseller, videolar ve metinlerdir. Web 2.0 sosyal medya platformlarının kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğin hakim olduğu çağdaş küresel medya ortamında, çok çeşitli siyasi özneler, siyasi ve kültürel olayları mizahi bir şekilde yorumlamak ve bunlara aracılık etmek; karmaşık duygusal durumları ifade etmek, muhalefeti örgütlemek, şikayetleri iletmek ve ortak siyasi konular ve anlayışlar etrafında gevşek kamular, oluşturmak için İnternet memleriyle giderek daha fazla etkileşime girmekte, bunları üretmekte ve sirkülasyona sokmaktadır. Jonathan Dean’in ileri sürdüğü gibi, şu anda yükselen bir ‘siyasetin memleşmesine’ tanık oluyoruz. İnternet memlerinin gündelik siyasi sirkülasyon ve eylemler için artan merkezliliğine rağmen, küresel siyasetin düşük-kültürlü eserleri olarak ortaya çıkan etkileri çok az teorik ilgi görmüştür. Dünya siyasetine ilişkin görsel, estetik ve pop-kültürel çalışmaların yanı sıra dünya siyasetinde mizaha yönelik son akademik ilgiler; görünüşte önemsiz, gündelik ve ciddiyetsiz kültürel ve siyasi üretimlerin dünya siyasetinin hayati ve potansiyel olarak dönüştürücü bir alanını nasıl oluşturduğunu vurgularken, memlerin kendilerini bu diğer pop-kültürel ve estetik olgulardan nasıl farklılaştırdıkları, hangi direniş ve dönüşüm biçimlerini mümkün kıldıkları ve hangi geleceklere sahip oldukları soruları büyük ölçüde cevapsız kalmaktadır. Bu makalede, bu sorularla ilgilenmek için eleştirel ve mekânsal bir İnternet memleri teorisi öne sürüyorum. Yukarıdaki literatürü genişleterek ve üzerine ekleyerek, bu yeni ortaya çıkan gündelik siyaset alanını anlamak, yansıtmak ve üzerinde hareket etmek için memlerin dijital özneleri, estetik nesneleri, siyasi söylemleri ve küresel siyasetin kolektif etkilerini sirkülasyona soktuğu, birbirine bağladığı ve ilişkilendirdiği mekânsal mantığı açmamız gerektiğini savunuyorum.

Bu mekânsal mantığı ortaya çıkarmak için, öncelikle memlerin ve daha geniş ‘memetik’ politikaların dolaştığı daha geniş mekânsal konfigürasyonu ifade eden ‘memescape’ kavramını tanıtıyor ve geliştiriyorum. Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin pürüzsüz ve çizgili mekânlara ilişkin az gelişmiş kavramsal aygıtlarını ve ilişkisel mekân ontolojilerini kullanarak, memescape’in, kendine özgü mekânsal mantığı sayesinde, sınırlandırılmış bir yönetiş alanı olarak uluslararası olanla bağlantılı ve bazen de ona karşı yeni siyasi dönüşüm ve ilişki alanlarını güçlendiren göreli bir açıklık alanı oluşturduğunu iddia ediyorum. Memescape’i oluşturan üç mekânsal özellik ortaya koyuyorum. İlk olarak, memescape, ana akım/hegemonik üretim alanlarının dışında alternatif bilgi alanlarının üretimini potansiyelleştiren siyasi söylemlerin ve etkilerin köksapsal ve merkezsiz sirkülasyonunu mümkün kılar. İkincil olarak, memescape, uluslararası alandaki işaretlerin ve anlamın görece istikrarının belirsiz, yıkıcı ve istikrarsız değişikliklere ve kesintilere açık hale geldiği ‘göçebe’ bir sürekli oyun ve mizah alanı oluşturur. Üçüncüsü, çeşitli kolektif duygulanımların sirkülasyonunu ve değişimini sağlayan duygulanımsal olarak yankılanan eserler olarak memescape, daha önce çeşitli farklılık çizgileri boyunca dağılmış olabilecek çok sayıda siyasi özneyi bir araya getirir ve birbirine bağlar. Bu üç mekânsal özellik sayesinde, memescape’in küresel siyasette yeni bir potansiyel dönüşüm alanı sunduğunu gösteriyorum.

Ancak, en önemlisi, bu mekânsal özelliklerin tekil ya da belirlenmiş bir siyasi yol yaratmadığını iddia ediyorum. Aslında, memescape uluslararası olanla etkileşime girdikçe ve çatıştıkça, farklı siyasi yollar üretmektedir. Bu farklı yolları örneklendirmek için, biri dirençli diğeri tepkisel iki örneğe bakıyorum. İlk olarak, dünyanın dört bir yanındaki yerli halkların memescape ile yalnızca sömürgeci mitleri ve siyasi varlıklarını silen; sınırlandırılmış, ırksallaştırılmış tahayyülleri yapısöküme uğratmak, istikrarsızlaştırmak ve alay etmek için değil, aynı zamanda farklı yerli topluluklar ve ırksal adalet için diğer siyasi hareketler arasında duygusal bağlantı hatları çizmek için nasıl bir alan olarak etkileşime girdiklerine bakıyorum. Memescape, burada, belirli bir ırksallaştırılmış enternasyonale karşı yerli direniş alanlarının genişletilmesini sağlar. İkincil olarak, bu direniş alanının aksine, son yıllarda dünyanın dört bir yanındaki çeşitli beyaz-üstünlükçü saldırganların manifestolarında memlerin ve memetik mantıkların oynadığı rolde örneklendiği gibi memescape aracılığıyla sirkülasyona uğrayan ve yankılanan bir aşırı sağ duyarlılığının şiddetli ve muhafazakâr siyasetinin ortaya çıkışını analiz ediyorum. Burada, yerli direniş siyasetinden radikal bir biçimde farklı olarak, memescape, tepkisel bir hınç siyasetinin küresel rezonansını ve sınır ötesi eklemlenmesini sağlar: uluslararası saygın alanlarda aksi takdirde hoş karşılanmayan şeylerin eklemlenmeye açık hale geldiği alternatif bir alan. Bu iki örnekten yola çıkarak, memescape’in küresel siyasetin yeni potansiyellere açık hale geldiği, belirlenmemiş ve önemi giderek artan bir dönüşüm alanı olduğu sonucuna varıyorum.

‘Memescape’ Nedir?

Memescape, benim tanımladığım şekliyle, değişken taklit ve kolektif üretim süreci yoluyla çevrimiçi ve çevrimdışı medyada dolaşan ve mem adı verilen metinsel, görsel ve işitsel eserlerin pop-kültürel üretim, dolaşım ve tüketiminin ilişkisel alanıdır. Memler öncelikle, ancak zorunlu olarak değil, mizahi eserlerdir ve genellikle gündelik sosyal ve siyasi koşullar ve durumlarla alay edilebilen, eleştirilebilen ve/veya altüst edilebilen ortak bir ciddiyetsizlik ve oyunsuluk duyarlılığı içerirler. Oldukça değişken ve viral ürünler olarak, tekil platformlarda yer almazlar, bunun yerine remiksleme, örnekleme, kolajlama ve sürekli çeşitlilik içinde yeniden yayınlama gibi pratikler aracılığıyla çeşitli dijital ve dijital olmayan alanlarda dolaşırlar. Bununla birlikte, memescape olarak adlandırdığım şey, bu tür mem eserlerinin basit sirkülasyonuna indirgenemez. Aslında, bu mikro-kültürel memetik ürünler sirkülasyona girdikçe, siyasetin ve siyasi düşüncenin çeşitli dijital özneler tarafından nasıl oluşturulduğunu, yaşandığını ve üzerinde nasıl hareket edildiğini giderek daha fazla etkileyen daha geniş bir söylemler, etkiler ve özneler arası davranış biçimleri sosyal ekolojisini örüyor ve üretken hale geliyorlar. Olga Goriunova’nın da belirttiği gibi, “Bir mem yalnızca içerik değil, aynı zamanda bir davranış ya da daha ziyade insan-teknik performans sistemidir. Bir mem, dinamik bir şekilde birbirine kenetlenerek ortaya çıkmasını sağlayan ağları oluşturan çoklu alanlardan, aracılardan ve ekolojilerden ortaya çıkar.” Memetik etkileşimler tarih boyunca var olmuş olsa da, memescape’in özel konfigürasyonu esas olarak yatay dijital sosyalliğin Web 2.0 modelinin teknolojik altyapısının artan hakimiyeti ile yirmi birinci yüzyılda öne çıkan ironik ve göndermeli pop-kültürel üretimin yaygın post-modern duyarlılığı arasındaki belirli bir sirkülasyonun ürünü olmuştur. Bu iç içe geçmişlik sayesinde, bilgi özneleri ile popüler kültür nesneleri arasındaki siyasi ilişkileri yeniden yapılandıran memescape’in siyasi alanının ortaya çıktığını ortaya koyabiliyorum. Bu ilişkiler daha sonra eğlenceli dijital etkileşim etrafında dönen yeni duygusal, söylemsel ve özneler arası ilişkisellik biçimlerini potansiyel hale getirir. Eğer Goriunova’nın iddia ettiği gibi, “Memler öznel, kolektif ve politik oluşları cezbeden ve şekillendiren estetik bir akım” ise, memescape bu tür politik oluşları mümkün kılan, yönlendiren ve dönüştüren ilişkisel bir alandır.

Dolayısıyla memlerin siyasetini ve genel olarak memescape’i uluslararası ilişkilerde analiz edilen diğer görsel ve pop-kültürel fenomenlerden ayıran şey, yalnızca memlerin ‘içeriği’ veya onlar aracılığıyla üretilen mesaj değil, aynı zamanda bu içeriğin siyasi özneler, nesneler, söylemler ve duygulanımlar arasında ilişkisellikler ürettiği, dönüştürdüğü ve açtığı mekânsal mantıktır. Dolayısıyla, memescape’in küresel siyasetini, olanaklarını ve sınırlarını tam olarak kavramsallaştırmak için, onun, ulus-devletler, ırksallaştırılmış sınırlar, uluslararası hukuk ve küresel sermaye birikimi etrafında yapılandırılmış belirli bir siyasi mekânsallaştırma olarak enternasyonal olanın sınırları içine gömülü ve/veya onunla çatışan mekânsal mantığını ortaya çıkarmak gerekir. Memescape’in mekânsal mantığını anlamak ve enternasyonal olanla nasıl ilişki kurduğunu, onu nasıl dönüştürdüğünü ve onunla nasıl çatıştığını eleştirel bir şekilde analiz etmek için Deleuze ve Guattari’nin pürüzsüz ve çizgili mekânlara ilişkin mekânsal ontolojisi güçlü bir kavramsal aygıt sunmaktadır. Deleuze ve Guattari’nin kavramsallaştırması; istikrar, zamansızlık ve hareketsizliğe öncelik veren baskın mekânsallık kavramlarına karşı, ‘potansiyel’ kavramını merkeze alan ilişkisel ve farklılaşmış bir ‘mekân ontolojisini’ savunur. Burada, mekânların, çeşitli siyasi ve sosyal potansiyelleri mümkün kılan ya da devre dışı bırakan çeşitli bağlantıları ve ortak üretimleri aracılığıyla farklı unsurların bir araya geldiği, etkileşime girdiği, çatıştığı ve değişime uğradığı çeşitli ‘karşılıklı ilişkilerin ürünü’ olduğunu göstermektedirler. Örneğin memescape, çeşitli dijital özneleri, mem adı verilen estetik nesneleri, siyasi söylemleri ve kolektif duygulanımları bir araya getirerek mekânsal bir ilişki üretir ve bu unsurların bu ilişkisel alan içinde karşılıklı ilişkileri içinde hareket edebilecekleri, etkileşime girebilecekleri ve değişime uğrayabilecekleri bir alan yaratır. Aşağıda iddia ettiğim gibi, memescape’te mümkün kılınan bu mekânsal ilişkiler, belirli siyasi söylemlerin ve duygulanımların eklemlenmesini, sirkülasyona uğramasını ve üretimini potansiyel hale getirmektedir. Örneğin Robert Topinka’nın ‘Politically Incorrect Participatory Media’sında r/ImGoingToHellForThis subreddit’i, Suriyeli çocuk Alan Kurdi’nin ölü bedenini hicveden memleri, ırkçı-milliyetçi söylemleri, mizahi duygulanımları ve transgresif dijital özneleri bir araya getirerek mülteci krizine dair belirli bir anlayışın sirkülasyona girmesini ve eklemlenmesini potansiyelleştiren bir karşılıklı ilişki alanı haline geliyor.

Ancak tüm mekânlar aynı değildir. Aslında, Deleuze ve Guattari’ye göre, mekânsal ilişkiler farklı potansiyel çizgileri boyunca dağılmıştır. Mekânsal ilişkiler; siyasi, toplumsal, maddi ve kültürel olarak düzenlenmiş konturları boyunca izin verilen potansiyel bağlantılar, hareketler ve etkileşimlere göre birbirinden ayrılır. Mekânlar; siyaseti alttan alırlar… oluşları mümkün kılacak (ya da devre dışı bırakacak) açıklıklar yaratırlar, bu da farklı mekânların içindeki unsurların farklı dönüşümlerini ve hareketlerini potansiyelize ettiği anlamına gelir. Mem ortamında siyasi olarak ifade edilebilecekler, diplomatik bir toplantıda veya akademik bir konferansta ifade edilebileceklerden kesinlikle farklıdır, çünkü bu alanlarda hangi öznel etkileşim biçimlerine, duygusal bağlantılara ve siyasi söylemlere izin verilip verilmediğine dair farklı mekânsal konfigürasyonlara sahiptirler. Örneğin memler, kurumsal bilgi üretim alanlarına kıyasla daha kaba ve ciddiyetsiz ifadelere izin vermekte ve böylece daha doğrudan ve radikal siyasi ifadelerin dile getirilmesini mümkün kılmaktadır.

Ayrıca, farklı siyasi potansiyellere sahip bu tür alanlar birbirlerinden bağımsız olarak var olamadan, birbirlerini karşılıklı olarak oluşturabilecekleri ve dönüştürebilecekleri sürekli bir etkileşim ve bağlantı ilişkisi içinde kalırlar. Memescape’te sürdürülen ve potansiyelize edilen ilişkiler, kurumsal siyasi alan ve benzerlerinde mümkün olan öznel anlayışları değiştirebilir ve aynı zamanda bunun tersi de geçerlidir. Mekânlar sabit, bağımsız ya da istikrarlı değildir; içerdikleri nesneler, özneler, söylemler ve duygulanımlar içsel değişim ilişkileri ve diğer mekânsal konfigürasyonlarla dışsal karşılaşmalar yoluyla yapılandırıldıkça ve yeniden inşa edildikçe sürekli, dinamik ve süreçsel bir oluş halindedirler. Bu durumda memescape’in, sınırlandırılmış bir yönetişim alanı olarak uluslararası mekânsal düzenlemeyle sürekli bir ilişki içinde olduğunu ortaya koyuyorum. Burada, bir mekân olarak memescape’in, potansiyel olarak ortaya koyduğu siyasi ilişkilerin yanı sıra dünyanın örgütlenmesiyle nasıl etkileşime girdiği ve potansiyel olarak nasıl çatıştığı açısından mekânsal mantığı bakımından enternasyonelden nasıl farklılaştığına dikkat etmemiz gerekir.

Deleuze ve Guattari, diferansiyel mekânsal konfigürasyonların içine gömülü farklı potansiyelleri kavramsallaştırmak için, mekânsal mantıklarında memescape ve enternasyonel arasında ayrım yapmanın bir yolunu sağlayan pürüzsüz ve çizgili mekânların ideal karşıt kavramlarını ortaya koymuştur. Çizgili mekânlar; yapıları içinde konumlandırılan unsurların hareketlerini, potansiyellerini ve kimliklerini yöneten ve sınırlayan merkezi bir kapsayıcı mantık etrafında hiyerarşik, bölümlere ayrılmış bir örgütlenme ilişkisi ile işaretlenen mekânsal konfigürasyonlardır. Anna Hickey-Moody ve Peta Malins’in ileri sürdüğü gibi, ‘çizgili mekânlar, bedenler arasında belirli, sınırlı hareketler ve ilişkiler üreten mekânlardır’. Bir dizi maddi, söylemsel ve duygusal pratik ve süreç etrafında örgütlenen siyasi bir farklılaştırma ve bölümleme rejimi olarak enternasyonel, çizgili bir alan olarak kavramsallaştırılabilir. Enternasyonel, öznelerin, nesnelerin ve maddi ürünlerin mekânda nereye ait olduklarını ve hangi söylemler ve duygulanımlar aracılığıyla ve nasıl ilişki kurabileceklerini tanımlayan ve sınırlayan hegemonik bir sabitleme ve farklılaştırma rejimidir.

Eleştirel sınır teorisyenlerinin iddia ettiği gibi, ‘uluslararası olanı’ düzenleyen sayısız farklılaşma yapısı ve sınırlama pratikleri, devlet sınırlarının sözde ‘kumdaki çizgisine’ indirgenemez. Sınırlar yalnızca devlet egemenliğini içermez. Aksine, ‘sınırlar her yerdedir’ ve gündelik performatif farklılaşma süreçleri aracılığıyla sürekli olarak çizgili ilişkiler üretir ve yeniden inşa eder. Nick Vaughan-Williams’ın ileri sürdüğü gibi, uluslararası mantığı, ‘bölgesel devletin dış sınırında yer alan sabit bölgesel sınırlar’ mantığı olarak nitelendirilemez, ancak ‘genelleştirilmiş bir biyo-politik düzen’ olarak bedenler aracılığıyla aşılanır ve topluma ve gündelik hayata yayılır. Bu sürekli ve yaygın sınırlama ve çizme süreci, havaalanlarından görsel haber fotoğrafçılığına, popüler kültüre kadar çeşitli alanlarda kendini göstermektedir.

Deleuze ve Guattari, enternasyonal ve ilgili sınır süreçleri gibi çizgili mekânsal konfigürasyonlara karşı konumlanarak, çeşitli siyasi, kültürel ve sosyal unsurlar arasında hiyerarşik, belirlenmemiş ve çoklu karşılıklı ilişkilere yönelen ve bunları yapılandıran yumuşak mekânsal konfigürasyonları konumlandırır. Bu tür mekânlar, konturları boyunca yeni ve beklenmedik hareketleri, yaratıcı ilişkileri ve dönüştürücü bağlantıları potansiyelize eder. Mekânsal ilişkinin birbiriyle ilişkili üç mantığının, pürüzsüz mekânların yapılandırılmasını tanımladığını iddia ediyorum: köksapsallık, göçebelik ve çokluk. Deleuze ve Guattari’nin çalışmalarında köksapsal konfigürasyon, yapılandırıcı bir merkezin hiyerarşik merceğiyle organize edilmeyen, ancak karşılıklı ve diferansiyel belirlenim içinde merkezsiz, yatay ve süreçsel ilişkiler yoluyla ortaya çıkan unsurlar arasındaki ilişkileri tanımlar. Yani, köksapsal bir yapılandırma merkezsizdir ve karşılıklı olarak kurucudur. Öte yandan göçebe bir konfigürasyon, sabitlikten kaçan unsurların sürekli ve değişken hareketliliğini ifade eder. Göçebe bir ilişki, ister özneler, nesneler, işaretler ya da duygulanımlar arasında olsun, her zaman hareket halindedir: ‘sürekli değişim halindedir’. Son olarak, çoklu ilişki; pürüzsüz bir mekânsal konfigürasyonun yerini, kapsayıcı ve tekil bir tanımlama biçimine indirgenemeyen, ancak farklılıklar içinde ve farklılıklar aracılığıyla birbirleriyle ilişki kuran heterojen bir unsurlar topluluğu arasındaki ilişkilere bırakması anlamına gelir.

Benim iddiam, memescape’in mekânsal mantığını ve farklı siyasi olasılıklarını anlamak için bu pürüzsüz mekân kavramından yararlanabileceğimizdir. Memescape tamamen pürüzsüz bir mekân olmasa da, mekânsal mantığı çeşitli pürüzsüz eğilimlere yol açan konfigürasyonlar içermektedir. Bu makalede, memescape’e bu tür pürüzsüz eğilimler sağlayan ve üç eksen üzerinden tanımlanan birbiriyle ilişkili üç mekânsal özellik tanımlıyorum: a) içeriklerin köksapsal sirkülasyonu, yani siyasi içeriği sirkülasyona sokma hakkını kimin aldığı; b)işaretlerin göçebe pürüzsüzlüğü, yani mizahi, ciddiyetsiz üretimin işaretlerin eğlenceli hareketi yoluyla siyasi gerçekliği nasıl yeniden şekillendirdiği; ve c) bu mizahi sirkülasyonun daha önce birbiriyle bağlantısı olmayan çoklu siyasi özneleri nasıl duygusal olarak bir araya getirdiği. Bu üç özelliğin bir araya gelmesiyle memescape, küresel siyasetin nasıl yönlendirilebileceğine dair yeni potansiyeller sunmaktadır.

Bir memescape teorisi geliştirmeden önce, memescape’in mümkün olduğu maddi koşulları açıklığa kavuşturmak ve gizemli hale getirmemek önemlidir. Memescape, mümkün kıldığı çeşitli ilişkiler aracılığıyla belirli yumuşak eğilimleri potansiyel hale getirirken, teknolojik temelleri yine de sosyal medya platformlarıyla etkileşime giren dijital öznelerden yaratıcı emek ve bilgisel gözetim verilerinin çıkarılmasına yönelik ‘iletişimsel kapitalist’ bir model tarafından desteklenmektedir. Dolayısıyla bu makalede, sosyal medya platformlarının teknolojik olanakları sayesinde tek başlarına belirleyici bir şekilde sorunsuz ilişkileri mümkün kıldığını öne süren siber-ütopyacı bir İnternet romantizmi modeli ortaya koymuyorum. Aslında, algoritmik, çıkarcı ve altyapısal koşullarıyla sosyal medya platformları, sermaye birikimi ve devlet gözetimi için büyük ölçüde çizgili alanlardır. Memescape’in pürüzsüzlüğü, bu yapılar tarafından belirlenenlerin ötesinde siyasi potansiyeller kazandıran bu çizgili platformlarla belirli bir sosyal ve kolektif etkileşim tarzının ürünüdür. İnternetten, sosyal medya platformlarından ve bunların yarattığı teknolojik altyapı ve olanaklardan daha fazlasıdır. Memescape, kolektif olarak üretilmiş ve ilişkisel olarak etkinleştirilmiş bir alan olarak bunların üzerinde var olur.

Bu nedenle, çizgili ve pürüzsüz uzay kavramlarının; mükemmel bir ikiliye atıfta bulunan ideal kavramları ifade etmediğine dikkat edilmelidir. Deleuze ve Guattari, mutlak sınırlandırma ya da açıklığa sahip mükemmel çizgili ve pürüzsüz alanların fiili varlığını varsaymaz ya da arzulamaz. Memescape, potansiyel olarak sunduğu görece pürüzsüz eğilimlere rağmen kaçınılmaz olarak çeşitli güç ilişkileri, adaletsizliğin tarihsel izleri ve maddi erişim koşulları tarafından sınırlandırılmıştır. Benzer şekilde, uluslararası farklılaşma rejimi de memescape’in neredeyse her zaman çizgili alanını istikrarsızlaştıran ve çözen çatlaklar ve ilişkilerle doludur. O halde Deleuze ve Guattari, bu karşıt kavramları katı bir ikili yerine, verili herhangi bir ilişkisel ve diferansiyel oluşumun mekânsal mantığına gömülü potansiyellerin ve eğilimlerin izini sürmek için bir aygıt olarak sunar. Kavramsal bir aygıt olarak, memescape gibi bir mekânsal konfigürasyon; içinde hangi ilişki, hareket ve eklemlenme biçimlerinin mümkün hale geldiğini sormamıza ve çizgili ve pürüzsüz eğilimlerin farklı konfigürasyonlar içinde birbirleriyle nasıl birleştiğini, dolandığını ve çatıştığını gözlemlememize olanak tanır. Daha da önemlisi, çizgili ve pürüzsüz alanlar, sınırlandırılmış bir içerisi ve romantize edilmiş bir dışarısı olan, bir içerisi/dışarısı ilişkisini göstermez ve yeniden üretmez; bunun yerine, kavramsal aygıt, çizgili ve pürüzsüz mekânsal mantıkların nasıl birbirine dolandığını ve birlikte etkileşime girdiğini sorgulamak için çalışır. Deleuze ve Guattari’nin belirttiği gibi, “çizme ve yumuşatma işlemlerinde bizi ilgilendiren şey, tam olarak geçişler ya da kombinasyonlardır: uzam içinde işleyen güçlerin onu nasıl sürekli olarak çizdiği ve çizme sırasında nasıl başka güçler geliştirdiği ve yeni pürüzsüz uzamlar ortaya çıkardığıdır. Dahası, çizgili ve pürüzsüz mekânlar, memescape gibi bir mekânsal konfigürasyonun, göreceli pürüzsüzlüğü sayesinde siyasi özgürleşme için enternasyonalden ‘daha iyi’ olduğunu kesin olarak iddia edebileceğimiz normatif bir mekân anlayışına atıfta bulunmaz. Aşağıda göstereceğim gibi, memescape hem direnişçi hem de tepkisel siyasi potansiyeller doğurmuştur. Deleuze ve Guattari’nin açıkladığı gibi, “Pürüzsüz alanlar kendi içlerinde özgürleştirici değildir. Ancak mücadele onların içinde değişir ya da yer değiştirir ve hayat kendi payını yeniden oluşturur; yeni engellerle yüzleşir, yeni adımlar icat eder, hasımlarını değiştirir. Asla pürüzsüz bir alanın bizi kurtarmaya yeteceğine inanmayın.”

Aşağıda, benzer şekilde, memescape’in pürüzsüz mekânsal eğilimlerini, etkileşimlerine gömülü potansiyeller ve sınırlar üzerine düşünmek için çizgili enternasyonel ile ilişkili olarak teorileştiriyor ve okuyorum. Memescape siyasi söylem ve ilişkilerin durumunu nasıl değiştirir ve kaydırır? Özneler, nesneler, söylemler ve duygulanımlar, çizgili enternasyonalin hatlarını dönüştürmenin yeni yollarını mümkün kılan memescape boyunca ve memescape ile ilişkili olarak hangi şekillerde hareket eder: özgürleştirici mi muhafazakâr mı? Memescape’in üç mekânsal özelliğini- köksapsal dolaşım, göçebe oyun ve duygulanımsal çokluk – analiz ettikten sonra, bu özelliklerin yerli memescape’in direnen siyasetinde ve sömürgeci sınır tarihlerinin mizahi yapısökümünde ve ortaya çıkan aşırı sağ duyarlılığının tepkisel siyasetinde ve memetik etkileşimler yoluyla ırksal huzursuzluğu yeniden oluşturmasında nasıl farklı siyasi olasılıklar ürettiğini gösteriyorum.

Köksapsal Olarak Memescape: Sirkülasyon ve Merkezsizleşim

Memescape, estetik eserlerin hiyerarşik olmayan, yatay ve merkezsiz ve bir şekilde yayıldığı büyük ölçüde köksapsal ilişkiler yoluyla söylemleri ve duygulanımları dağıtır ve dolaştırır. Deleuze ve Guattari’nin kavramsallaştırdığı gibi, ‘hiyerarşik iletişim biçimlerine ve önceden belirlenmiş yollara sahip merkezi sistemlerin aksine, köksap, yalnızca durumların dolaşımıyla tanımlanan,hiyerarşik olmayan,anlamlandırıcı olmayan genel ve düzenleyici bir hafızası ya da merkezi bir otomatı olmayan, merkezsiz, bir sistemdir.Mem-eserler ve ilgili içerikler, aktif içerik üreticilerinin (bir şirket, devlet, bir kurum ya da ‘profesyonel bir sanatçı’) hegemonik mekânsal mantığından reaktif bedenler olarak kitlelere yukarıdan aşağıya bir şekilde yayılmaz. Memler, daha ziyade, karşılıklı ortak üretimin eserleridir: ‘birçok kişilerarası temas yoluyla kademeli olarak’ yayılırlar.’Memlerin yapımı ucuz ve kolaydır, bu da ‘sanatsal ifade ve sivil katılımın önündeki engellerin nispeten düşük olduğu’ anlamına gelir. Memler resmi estetik standartlara ya da incelemeye tabi değildir. ‘Imgflip Meme Generator’ veya ‘Microsoft Paint’ gibi kamuya açık ucuz yazılımlar ile neredeyse herkes profesyonel kalite beklentisi olmadan bu kültürel ürünleri görüntüleyebilir, yapabilir ve yayabilir,dolayısıyla memescape içinde, daha önce görsel, estetik ve popüler kültür çalışmalarında analiz edilen ve estetik bilgi üreticileri ile izleyicileri arasındaki ilişkinin büyük ölçüde hiyerarşik bir ikilik içinde yer aldığı geleneksel medya yapılarının segmenter doğası, yerini estetik üretimin karşılıklı, kolektif ve merkezsiz olduğu daha köksapsal bir ilişkiye bırakmaktadır. Bu ilişkisel alan, çeşitli siyasi öznelerin geleneksel medya yapılarının dışında; söylem  etkilerini sirkülasyona sokabileceği bir potansiyel alanı yaratır. Bu köksapsallığın, alternatif bir ‘anlaşılır olanın dağıtımı’ için alan yarattığını ve sınırlandırılmış uluslararasının egemen sirkülasyonuna, onun çizgili yapısını yıkmak, bozmak veya sınırlarını kaldırmak için uygulanabilecek yumuşak müdahaleleri mümkün kıldığını düşünüyorum. Örneğin Dean Cooper-Cunningham’ın Rusya’daki Gay Clown Putin mem’ine ilişkin görsel analizi, memescape’in bu köksapsal yapısının, cisheteronormatif ulusluğun eklemlenmesine ve güvenlileştirilmesine dayanan Rusya’nın ‘uluslararası güvenlik politikasına meydan okuyabilecek eleştirel siyasi müdahaleler’ için nasıl düzen bozucu kuir bir alan yarattığını göstermektedir. Memescape, burada, queer öznelerin Gay Palyaço Putin meminin kolektif üretimi yoluyla Rus dış politikasının baskın sirkülasyonuna müdahale etmesine olanak tanır. Dahası, değişime, örneklemeye, altüst etmeye ve yeniden hayal etmeye açık, kolektif olarak dolaşımda olan eserler olarak memler, tekil bir ideolojik duruma sabitlenmeyi reddederek sürekli bir çeşitlilik içindedir.

Memlerin önceden belirlenmiş bir yayılma ve dolaşım yolu yoktur. Beklenmedik şekiller alır,beklenmedik gruplara sızıp buralardan geçerek kültürel ürünler arasında belirlenmemiş ilişkiler yaratırlar ve her zaman  farklı yollara doğru evrilmeye ve şekillendirilmeye açıktırlar.Herkes bir memin sirkülasyonuna müdahale edebilir ve onu kökten farklı bir eklemlenme alanına götürebilir. Dolayısıyla, bir memin ne mülkiyeti ne de arkasındaki anlam yapısı sabittir. Sürekli değişim halindeki nesneler olarak memler açıktır, değişime davetiye çıkarır ve bu kolektif üretime alan açar. Kolektiflikleri ve değişkenlikleri nedeniyle memler genelde nispeten ‘yazarsız’ olarak kabul edilir.”Mem kültüründe, bir nesnenin yaratıcısı ve hatta yapıldığı koşullar, onu remiksleyen ve aktaran kullanıcı kitleleri tarafından genellikle bilinmediğinden, akış kökene göre önceliklidir. Sürekli değişime, taklide ve mutasyona maruz kaldıklarından ve yüz binlerce kişi arasında anonim olarak paylaşılabildiklerinden, memlerin izini tek bir kaynağa kadar sürmek genelde oldukça imkansızdır;örneğin Katy E. Pearce ve Adnan Hajizada, otoriter Azerbaycan rejimine karşı memetik yıkımlar vakasını analiz ederken, “memlerin atıfta bulunmaktan kaçındığını ve anonimliklerinin, özellikle de bir memin suç unsuru oluşturduğu durumlarda bir tür özgürlük sağladığını” ileri sürmektedir.Egemen bilgi üretim yollarından kaçma kapasiteleri ve kendilerine özgü kolektif anonimlikleri ve takip edilemezlikleri sayesinde memler, ‘karşı-kamuların’, ‘tabi kılınmış toplumsal grupların üyelerinin karşı söylemler icat edip sirkülasyona soktukları ve böylece kimliklerinin, çıkarlarının ve ihtiyaçlarının muhalif yorumlarını formüle etmelerine olanak tanıyan paralel söylemsel arenaların’ üretimi için mekânsal bir potansiyel yaratır.Memescape’in köksapsal ve mekânsal düzenlemesinin mümkün kıldığı bu dolaşımlar, çizgili mekânların hegemonik anlam yapılarına yönelik kesinti ve müdahaleleri potansiyel hale getirmektedir. Memescape’in köksapsallığı, merkezi ve hiyerarşik olmayan, yatay ve anonim söylem sirkülasyonunun sürekli değişkenlik göstermesi, memescape’i pürüzsüz ilişkilere doğru yapılandıran şeyin bir yönüdür,ancak, köksapsallık güç dinamiklerinin yokluğuna işaret etmez. Köksapsal bir ilişki, bu güç ilişkilerinin farklı şekilde potansiyelize edildiği ve hayata geçirildiği ilişkisel alanı belirler. Bu ilişkiler belirli güç dinamiklerinin altüst edildiği ya da bunlardan kaçıldığı potansiyeller yaratabilse de, memlerin gündelik sirkülasyonu hala bu merkezi ve hiyerarşik olmayan, yatay ortak üretimler aracılığıyla (yeniden) yinelenen, (yeniden) üretilen ve yayılan sayısız söylemsel, duygusal ve maddi güç dinamiğini içermektedir.Bu bağlamda, memescape uluslararası alanın çizgili alanının ‘dışında’ değildir. Daha ziyade, çizgili alanın güç dinamiklerinin farklı potansiyeller kazandırdığı ilişkisel bir alandır.

Göçebe olarak Memescape: Oyun ve Mizah

Deleuze, göçebe bir mekânsal konfigürasyonun, “hayatın ciddi işleriyle ilgili olduğunda bile, daha çok bir oyun alanı ya da bir oyun kuralı gibi olduğunu” savunur. Memescape’te, baskın ifade ve etkileşim tarzı, benzer şekilde, oyun, ciddiyetsizlik ve mizahtır; bunun da benzer bir göçebe mekânsal eğilim yarattığını iddia ediyorum. Burada, çizgili, bölümlere ayrılmış alanlar tarafından üretilen bilgi, hakikat ve anlamın sözde istikrarlı sabitleri, bunun yerine sürekli hareket eden işaretlerin genellikle muğlak ve ikircikli olan oyunbaz istikrarsızlığına yönelir. Enternasyonal, genellikle baskın duygusal ilişkinin ‘ciddiyet’ ve hegemonik bir ‘hakikat’ anlayışına saygı olduğu bir alanken, memescape’in baskın oyunbazlığı ve mizahı, anlam yapılarının görünüşteki istikrarlarını kaybetmeye başladığı alternatif, daha yumuşak bir mekânsal konfigürasyonu harekete geçirir.

Aslında, memescape içinde dolaşan içeriğin çoğunluğu, gerçekliğin doğru, ciddi veya işlevsel bir temsilini (yeniden) üretmek amacıyla var olmak zorunda değildir. Daha ziyade, öznenin bu gerçeklikle görünüşte sabit olan ilişkisini belirsizleştiren eğlenceli, mizahi müdahaleleri hayata geçirerek çalışırlar. Aggie Hirst’ün de belirttiği gibi, gerçeklikle kurulan bu oyunsu ilişki, “durağan bir biçimde var olmanın aksine hareket ve süreçle karakterize edilir ve bu hareketin dokunduğu aktörler ve nesneler üzerinde üretken etkileri olduğu için, oyun sıradan ve verili olanı alır ve onları niteliksel olarak farklı bir şeye dönüştürür.

Memescape’in göçebe ve oyunbaz alanında, işaretler ironik, absürd, mizahi ve aptalca memler üretirken değiştikçe anlam beklenmedik ve belirsiz yönlerde hareket etmeye başlar. Memescape’in göçebeliğinin mümkün kıldığı bu eğlenceli, mizahi ilişkiler, uluslararası olanın çizgili mantığının farklı şekillerde etkilenebileceği çeşitli siyasi potansiyeller üretmektedir. Alister Wedderburn’ün de belirttiği gibi, “mizah ya sosyal sistemlerin devamlılığını sağlamak için ya da bir değişim motoru olarak işlev görebilir: sosyal ve politik alanların sınırlandırılabildiği, organize edilebildiği, yeniden üretilebildiği, müzakere edilebildiği ve herhangi bir sayıda olumsal ve geçici yollarla dönüştürülebildiği bir söylem tarzı ve bir uygulama alanıdır. Memescape’in oyunbazlığı, uluslararası alanda bilgi üretimine hakim olan istikrarlı, hegemonik anlayışlara yönelik kesinti ve müdahaleleri kesinlikle potansiyel olarak barındırmaktadır. Simon Critchley’in iddia ettiği gibi, mizah ‘tanıdık olanı yabancılaştırabilir’. Bir zamanlar istikrarlı olan göstergeler üzerinde absürd, ironik, parodik ya da yıkıcı oyunlar yoluyla, siyasi gerçekliğin inşa edildiği ve doğallaştırıldığı hassas zemini ortaya çıkarabilir. Memescape’te, göstergeler beklenen istikrarlarını kaybettikçe, samimiyet ve ironi, gerçeklik ve alay, ciddiyet ve ciddiyetsizlik arasındaki çizgiler bulanıklaşır ve ikircikli hale gelir, bu da içindeki özneler çevreleyen siyasi dünyaya yönelik yeni ilişkilerin koşullarını potansiyel olarak ortaya çıkarır.

 Örneğin, Marcella Szablewicz’in Çinli gençlerin mizahi internet kültürüne katılımı üzerine yaptığı çalışmada gösterdiği gibi, memescape’in eğlenceli yapılandırması, haklarından mahrum bırakılmış öznelerin resmi söylemsel alanların ciddiyetinden kaçmaları için alanlar açabilir. Gösterdiği gibi, ‘resmi merkeziyetçilik kültürüne karşı, mizah ve oyunun İnternet Kültürü özel bir önem kazanmaktadır’ çünkü ‘mevcut sosyal ve kültürel hiyerarşilerin aşılmasına izin veren alternatif bir güç odağı’ yaratmaktadır. Memescape’in pürüzsüzlüğü, sürekli oyunun dijital olarak canlandırılmasında, burada, Çin hükümetinin görünüşte istikrarlı emirlerinin yıkıcı ihlallere açık hale geldiği bir alanı potansiyelleştirmektedir. Bununla birlikte, mizah mutlaka yıkıcı ya da olumlu olmak zorunda değildir. Çoğu mizahi üretim yine de tüketimi ve sosyalleşmesi için çizgili ayrım çizgilerine ve hegemonik beklenti ve anlam yapılarına dayanır ve bunları (yeniden) yineler. Nicholas Holm’un yazdığı gibi, “Mizah asla sadece anarşik bir olumsuzlama değildir, aksine uyumsuzluğun algılanabileceği ve alayın harekete geçirilebileceği bir dizi inanç ve yapıyı da varsayar”. Mizahi gösterge hareketleri yalnızca siyasi gerçekliği altüst etmekle ya da istikrarsızlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda çeşitli çizgili hiyerarşilerin ve güç ilişkilerinin görünmeyen, gündelik dolaşımlar yoluyla yeniden üretilebildiği resmi olmayan alanlar haline gelir. Birinci ve üçüncü dünya olarak adlandırılan ülkelerdeki yaşam koşullarını hicveden ve Birinci Dünya’nın nankörlüğü ile Üçüncü Dünya’nın minnettarlığı olarak algılanan durum arasındaki ironik zıtlığı ortaya koyan bir zamanların meşhur Birinci Dünya sorunları/Üçüncü Dünya sorunları capslerini düşünün. Bu eğlenceli, aptalca memler, günlük dolaşımlarında, görünüşte ironik, komik bir etkinin üretildiği hareketli işaretler olsa da, aslında, yalnızca yekpare ekonomik koşullara sahip istikrarlı ve homojen Birinci/Üçüncü dünyalara ilişkin basmakalıp imgeleri ve beklentileri değil, aynı zamanda her zaman ‘aptalca’ şeylerden şikayet eden nankör birinci dünya kadınına ilişkin cinsiyetçi bir imgeyi de yeniden üretmeye ve sağlamlaştırmaya çalışmaktadır. Nankör kadının aksine, çocuklaştırılmış Üçüncü Dünya özneleri, içinde bulundukları korkunç siyasi ve ekonomik koşullara rağmen hallerine şükretmektedirler. Bu çeşitli komik etkiler aracılığıyla, ‘Birinci Dünya sorunları/Üçüncü Dünya sorunları’ memleri, ırksal ve toplumsal cinsiyete dayalı farklılık imgelerini eski haline getirmekte ve yeniden sirkülasyona sokmakta, böylece uluslararası olanın belirli bir inşası sürdürülmektedir. Öte yandan, memescape’in belirlenmemiş mekânsal konfigürasyonu sayesinde sürekli değişime ve daha fazla harekete açık olduğu için, aynı memetik dolaşım aynı zamanda bu beklentilerin bozulabileceği, alay edilebileceği ve sınırlarının kaldırılabileceği bir alanın potansiyel olarak üretken hale gelir.

Örneğin Reddit’te, memler aracılığıyla yaratılan ve dolaşıma sokulan basit Birinci Dünya/Üçüncü Dünya sorunları ikiliğinin saçmalığı, r/fifthworldproblems, r/sixthworldproblems ve r/thousandthworldproblems gibi altdizinler oluşturularak yaratıcı bir şekilde hicvedilmektedir. Bu altdizinler, absürt, alternatif gerçekliklerde geçen aptalca, sahte şikayetler yayınlayarak orijinal memlerin ırksal ve cinsiyetçi beklentilerini harekete geçirmekte ve bozmaktadır. Memescape’in göçebeliğinin farklı potansiyelleri burada yatmaktadır: gerçeklikle olan oyunbaz ilişkisi, uluslararası alanın çizgili alanıyla ilişki kurmak için çoklu siyasi ufuklar üretmektedir. Memescape sonucu belirlemez ama çoklu yeni ilişkilerin potansiyelize edildiği yumuşak eğilimler alanı açar.”

Çokluk Olarak Memescape: Duyguların İlişiklenmesi

Memler köksapsal olarak hareket ederken ve sabit anlamlı göstergeleri göçebe olarak yerinden hareket ettirirken, duygusal rezonansları aracılığıyla çok sayıda özneye de temasta bulunurlar. Memler duyuşsal eserlerdir. Sirkülasyonları ve rezonansları sayesinde, ortak kahkahalar ya da diğer duygusal ilişkiler aracılığıyla birbirlerine yönelen özneler arasındaki ilişkileri teşvik eder, mümkün kılarlar. Lauren Berlant ve Sianne Ngai’nin ileri sürdüğü gibi memler; kahkaha ve şakalar paylaşılan bir ilişkiselliğe yönelik “davetlerdir”. Bir mem beğenildiğinde, onlardan keyif alındığında, paylaşıldığında ve ardından platformlar, özneler ve sınırlar arasında sirkülasyona sokulduğunda; keyiflilik, neşe, heyecan, umut gibi üretken duyguların yanı sıra öfke, hayal kırıklığı, adaletsizlik, bencillik ve kindarlık gibi “üzücü tutkular” etrafında yankılanan duygusal alanlar ve atmosferler de yaratırlar. Memspace tarafından potansiyelize edilen bu ortak duygusal alanlar, daha önce birbiriyle bağlantısı olmayan ya da çeşitli farklılık çizgileri boyunca dağılmış özneleri bir araya getirerek farklı siyasi öznelerin heterojen ve çoklu bir şekilde bir araya gelmesini sağlarken, aynı zamanda siyasi duyarlılıkların geliştirilmesi için önceden var olan veya yeni ortaya çıkacak olan toplumsal ilişkileri harekete geçirir. Bir memin basit, ani ve yankı uyandıran etkisinin yanı sıra anında çevrilebilirliği ve şablonlanabilirliği; farklı diller, ideolojik çizgiler, kültürler ve sınırlar arasında ve ötesinde duyusallığın dolaşıma sokulabileceği, somutlaştırılabileceği ve ortaklık içinde hissedilebileceği ilişki hatlarını potansiyel hale getirir.

Bu duygusal ilişkisellikler özneleri bir araya getirirken, paylaşılan rezonanslar aracılığıyla birbirine bağlanan öznelerin çokluklarını üretir. Deleuze’ün kavramsallaştırmasıyla bir çokluk, “çok ile tekin bir kombinasyonunu değil, bir sistem oluşturmak için birliğe hiçbir şekilde ihtiyaç duymayan, bu haliyle çokluğa ait bir düzen grubunu belirtir.” Memler genellikle istikrarlı birleşik gruplaşmaların işlevsel üretimine yönelik kasıtlı olarak çalışmaz, bunun yerine özneleri rezonant duygulanımsal güçleri aracılığıyla yaratılan anlık, spontane veya belirlenmemiş bağlantılara doğru hareket ettirirler. Türkiye’deki Gezi Parkı protestoları ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki İşgal Hareketi protestoları örneğini ele alacak olursak, Zeynep Tüfekçi memescape’in “ortak kültürünün, din, aile, tesettür ve diğer konulardaki keskin farklılıklara rağmen, son derece dindar bir Müslüman kadın ile Zuccotti Park’taki meydan okuyan işgalciler arasında ortak duygu ve bağlantıların gelişmesine izin verdiğini” ileri sürmektedir. Farklı siyasi ve kültürel inanç ve anlayışlara sahip özneler devlet güçlerine karşı çatışırken, memescape’in duygulanım alanı, ortak bir hareket gücünün geliştirilmesi için anlık, spontane bir alan yarattı. Yine Zeynep Tüfekçi’nin gözlemlediği gibi,

“Çatışmalar sırasında (barikatlar polisi uzakta tutarken) parkın ön saflarına giden, biber gazı yiyen, nefes almak için parkın arkasına dönen, ne olup bitiyor öğrenmek için telefonlarını çıkaran ve ardından hükûmetle dalga geçen en son mem’e gülmeye başlayan insanları izledim.”

Kahkaha gibi paylaşılan duygulanımların yarattığı bu anlık ilişkisellikler, memescape içinde ve aracılığıyla bir araya gelen öznelerin politik olarak bir araya gelmiş çokluklarını potansiyelleştirdi.

Bununla birlikte memescape tarafından yaratılan duygulanım ve çokluklar; onları mümkün kılan toplumsal, maddi ve siyasi koşullardan bağımsız değildir. Memescape tarafından yaratılan duygulanım atmosferleri potansiyel olarak sınırlandırılmamış bağlantı hatları üretirken; memescape’te dolaşan kahkaha, keyif ya da diğer duygulanımların konumlandırılmış özneleri yine de siyasi özneler arasında hangi memlerin duygulanımsal olarak yankılanıp hangilerinin yankılanmayacağını etkileyen, dağıtan ve belirleyen enternasyonellik aracılığıyla oluşturulan derin katmanlı farklılaşma hatlarından izler taşır. M; konumlanmış, bedenlenmiş, öznellikten arınmış bir alan ya da kimliklerin hükümsüz kılındığı siber-ütopik bir alan değildir. Özneler memescape’e girdiklerinde, enternasyonalin çizgili alanlarında muhatap oldukları farklı öznel, söylemsel ve duygulanımsal eğilimleri de beraberlerinde getirirler. Duygulanım farklı bir şekilde dağılır ve bu dağılım memescape’te kurulan bağlantı ve bağlantı kopukluğu hatlarını etkiler. Dolayısıyla, bir mem dolaşımı sınır ötesi bağlantılar için üretken hale gelebilirken, aynı zamanda memlerin dağıtımı yoluyla kızgınlıkların, öfkelerin ve nefretlerin arttığı, ulusal, ırksal ve cinsiyete dayalı çizgiler boyunca düşmanlık ve antagonizma ilişkileri yaratan veya hızlandıran kendi çizgilerini de verebilirler. Bu durum Renée Marlin-Bennett ve Susan T. Jackson’ın yakın tarihli çalışmalarında örneklendirilmektedir: “Zalim memlerin yayılması nefreti normalleştirmekte, nefretin kabul edilebilir hale geldiği ve ötekileştirmenin norm olduğu genel bir antagonizma iklimini beklemeye başladığımız olumsuz bir küresel politikaya katkıda bulunmaktadır.” Burada memescape, özneleri yankılanan etkiler aracılığıyla birbirine bağlamakta ve bir araya getirmektedir. Ancak bu rezonanslar, daha üretken ilişkiselliklere yol açabilecek güçler yerine hınç, nefret ve antagonizm tarafından canlandırılmaktadır.

Bu duygusal çizgiler, algoritmik geri bildirim ve tavsiye yapılarının memlerle etkileşime giren öznelerin duygusal yönelimlerini tespit ettiği ve onlara benzer şekilde yankılanan ürünler sağladığı iletişimsel kapitalizm mekanizmaları tarafından daha da etkinleştirilir. Richard Seymour’un ileri sürdüğü gibi algoritmalar “eğilimleri damıtmak” için çalışır: “siyasetin sözde uzlaşmacı yüzeyinin altında kaynayan karanlık özlemleri ortaya çıkarmak” ve ”bilinçdışını dijitalleştirmek” için altta gizli arzuları ve davranış kodlarını çıkarır. Algoritmalar duygulanımları yeniden kanalize etmekte ve her zaman politik olarak üretken bağlantılara olanak tanımayan, ancak özneleri bağımlılık yaratan ve artan mem tüketimi döngülerine hapseden, sürekli olarak ilişkilendirilebilir ve eğlenceli bir mem içeriği akışı sağlamak için yankı uyandıran şeyleri seçmektedir. Burada memescape, duygulanım hareketlerini mümkün kılarken, her zaman çizgili farklılaşma ve birikim yapılarına karşı hareket etmemekte veya bağlantıları organize etmemekte, ancak bunun katkıda bulunan bir bileşeni haline gelmektedir.

Memescape’in duygusal gücü, çok sayıda özne arasında ilişki potansiyeli yaratır. Bu ilişkilerden bazıları, yeni siyasi birliktelik biçimlerini ortaya çıkarabilecek çizgili hatların ötesine geçen ve onları bozan bağlantıları mümkün kılar. Öte yandan bunlardan bazıları farklılaşma, bölünme ve ötekiliğin duygusal güçleri aracılığıyla çok sayıda özneyi bir araya getirir; böylece uluslararası olanı kodlayan çizgili ilişkileri yeniden üretir ve hatta hızlandırır. Memescape’in bu tür farklı potansiyelleri yukarıda incelenen her bir mekânsal özellikte gözlemlenebilir. Memescape, uluslararası olanın içinde ve onunla ilişkili olarak siyaset için çok sayıda yeni alan ve ilişkiye olanak tanıyan yumuşak eğilimlere sahip bir potansiyel alanıdır. Bu eğilimler ve potansiyeller içinde nasıl okuma yaptığımız, nasıl gezindiğimiz ve nasıl hareket ettiğimiz memescape’in ufkunu koşullandıracaktır. Bir sonraki bölümde, memescape’in pürüzsüz mekânsal eğilimlerinin farklı siyasi öznellikleri ve hareketleri nasıl potansiyel hale getirdiğine dair iki zıt örneği inceleyeceğim.

Direniş ve Yerli(Indigenous) Memescape

Irksallaştırılmış, marjinalleştirilmiş ve başka türlü ötekileştirilmiş özneler ve gruplar, tarihsel olarak yeni teknolojik ve popüler kültürel alanlarda şiddet, tahakküm ve baskı yapılarına direnme fırsatları bulmuşlardır. Bu tür teknolojik ve popüler kültürel alanlara genellikle çoğunluğun söylemleri, duygulanımları ve öznellikleri hem sayısal hem de altyapısal olarak egemen olurken, bu alanların mekânsal özellikleri de genellikle bu direnişlerin ifade edilmesine giden yolu açar. Andre Brock Jr’ın gösterdiği gibi, marjinalleştirilmiş öznelerin sosyal medya platformlarına farklı erişim düzeylerini belirleyen bir dijital uçurum kesinlikle mevcut olsa da, bu özneler genellikle siyasi ve kültürel varlıklarını kanıtlayabilecekleri bu platformlar ve alanlarla yaratıcı ve kolektif ilişki biçimleri icat etmektedir. Memescape, uluslararası ve sınırlandırılmış farklılaşma rejimini oluşturan çizgili yapıyı somutlaştırmak için çalışan baskın söylemler ve etkilerle doludur. Bununla birlikte, gezegenin dört bir yanındaki Yerli varlığını tanımlayan direniş ve ilişkisellik tarihleri ve kültürleriyle iç içe geçtiğinde, bu direnişlerin genişletilebileceği, yerleşimci-sömürgecilik tarihlerinin altüst edilip alaya alınabileceği ve Yerli halklar arasında sınırlar ötesi duygusal ilişkiselliklerin mümkün kılınabileceği bir alan da sağlar.

Enternasyonalin politik, disiplinsel, pop-kültürel ve günlük bilgi üretimindeki çizgili alanı, ağırlıklı olarak yerleşimci-sömürge şiddetinin Yerli deneyimlerini ve tarihlerini dışlayan mekânsal bir yapılandırmasıdır. Yerli deneyimler ve tarihler, ana akım medya ve eğitim aygıtlarında genellikle ya yoksayılır ya da yanlış temsil edilir, bu da onların enternasyonalin siyasi ve kültürel alanlarından baskın olarak dışlanmasına yol açar. Yerli halkların ‘ilkel’, ‘mantıksız’ ve ‘geleneksel’ olarak ırksallaştırılmış anlayışları, Yerli varoluşun hayal gücünü halk bilinci içinde yapılandırırken, Yerli özneler, karşılaştıkları şiddeti (tarihsel ve çağdaş) silen baskın dışlayıcı bilgilere karşı siyasi iddialarını ve direnişlerini oluşturmak ve genişletmek için memescape’in köksapsal mekan allıklarıyla meşgul olurlar. Yerli halkın yaptığı benzer estetik ve görsel iddialar, zorluklar ve tanınmanın yıkımları daha önce Roland Bleiker ve Sally Butler’ın Yerli Avustralyalıların diplomatik sanat sergileri analizinde incelenmişti. Memescape’de, bu zorlukların mekânsal yapılandırması, devlet tarafından yaptırılan sanat sergileri gibi büyük ölçüde kapalı, çizgili alanlardan, daha geniş ve hemen erişilebilir dirençli ifade uygulamaları yaratan daha geniş, daha yumuşak bir “memetik” kolektif üretim alanına doğru ilerlemektedir.

Ryan Frazer ve Bronwyn Carlson’ın Avustralya’daki Aborijin Yerli Mem toplulukları üzerine çalışmaları, bu bilgi birikimlerine memescape aracılığıyla nasıl direnildiğine dair güçlü örnekler sunmaktadır. Yaklaşık 200.000 takipçisi olan ‘Blackfulla Revolution’ adlı Aborijin Facebook sayfasında yayınlanan çeşitli memleri analiz eden araştırmacılar, Yerli memlerinin Avustralya tarihi ve egemenliği mitlerini nasıl şakacı ve göçebe bir şekilde bozduğunu ortaya koyuyor. Bunu yaparken, bu memlerin ‘bir halkın icadına katkıda bulunarak sömürge karşıtı bir topluluk olarak işlev gördüğünü’ savunuyorlar. Örneğin bir örnekte, ‘Well, This is Awkward’ memini gösteriyorlar. Bu mem, ilk olarak, James Cook gibi yerleşimcilerin gelişinden önce Avustralya’yı ‘kimsenin toprağı’ olarak belirleyen ve Yerli topraklarının işgalini ve sömürgeleştirilmesini mümkün kılan ‘terra nullius’ ilkesinin tekrar tekrar icra edilen ve yeniden üretilen sömürgeci bilgisine dayanmaktadır. Bu gelişi tasvir eden çizgili Avustralya efsanesinin ikonik görüntüsü üzerinde göçebe bir oyun oynayan mem, komedi etkisi yaratmak için görüntünün üzerine uyumsuz ve anakronik bir ‘şey, bu garip’ dilini yerleştiriyor. Alttaki ‘burada kimsenin olmasını beklemiyorduk’ metni ise terra nullius ilkesini Aborijinlerin gelişten önceki gerçek varlığıyla değiştirerek bu tarihsel anlatı üzerindeki göçebe oyunu daha da ileri götürüyor. Mem, çoklu beklentiler ve anlatılar üzerindeki bu göçebe oyunlar aracılığıyla, Avustralya yerleşimci-sömürgeciliğinin mizahi ama aynı zamanda önemli ölçüde politik bir yeniden anlatımını üretiyor. Özlü ve erişilebilir modern bir dil kullanarak, hegemonik bir tarihsel anlatıyı bozuyor ve onun yerine Aborijinleri ‘varışta’ yeniden konumlandıran ve eski haline getiren alternatif bir anlatım getiriyor. Memin yanındaki tam metin şu şekildedir: Bu çok garip. Burada kimsenin olmasını beklemiyorduk. Neyse boş verin. Geri döndüğümüzde buranın terra nullius olduğunu söyleriz.

Frazer ve Carlson’a göre bu göçebe ve eğlenceli yeniden anlatımlar, terra nullius ve barışçıl yerleşim mitlerini sürdüren sterilize edilmiş anlatıyı parçalara ayıran ve başkalarını da bu yapıbozuma katkıda bulunmaya teşvik eden pedagojik bir araç işlevi görüyor.

Benzer Yerli direniş memleri, memescape’i sayısız şekilde aşmakla ve bunu yaparken, yalnızca yerleşimci-sömürgeciliği sağlamlaştıran mitleri istikrarsızlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyadaki diğer ırksallaştırılmış mücadeleler arasında duygusal rezonans biçimleri de kuruyor yani yalnızca söylemde değil, siyasi bağlantıları güçlendirmede de sınırlar aşıyor. Yukarıda tartışıldığı gibi, bu memlerin duyusal gücü, sömürge karşıtı çoklukların memetik uygulamalar içinde ve bunlar aracılığıyla bir araya gelmesini sağlar. Frazer ve Carlson’ın analizi, Blackfulla Revolution’daki memlerin yalnızca Aborijinlerle rezonansa girmediğini, aynı zamanda diğer Yerli halklar ile ırksal ve sömürgeci kurtuluş mücadeleleri arasında ‘okyanusal bağlantılarının’ ortaya çıkmasına nasıl izin verdiğini gösteriyor. Bu bağlantılar yalnızca memler tarafından belirlenmemektedir. Yüzyıllarca süren mücadeleler boyunca bu tür dayanışmalar ve bağlantılar sürekli olarak kurulmuş ve yeniden kurulmuştur. Memescape’in köksapsal ve çoklu özellikleri, daha ziyade, bu mücadele ilişkilerinin genişletilmesini sağlayan pop-kültürel bir ilişki alanına izin verir ve onu oluşturur. Memler rezonansa girerler, hareket ederler ve bağlantılar kurarlar. Frazer ve Carlson, Blackfulla Revolution memlerinin altındaki yorumlarda, Maori, İrlandalı ve Kızılderili halklarının kendi yerleşimci-sömürge şiddeti deneyimlerini ve yaralanmalarını paylaştığını buluyor.

“Ben Kızılderiliyim yani Kuzey Amerika’nın Yerlisiyim. Dünyadaki “Yerli olmayan” insanların mazeret üretip suçu üzerimize atması ve bizi neyin gücendirip neyin kırmaması gerektiğini söylemesi beni çileden çıkarıyor. 100 MİLYON KUZEY AMERİKA YERLİSİ KATLEDİLDİ. Tahmin edin ne oldu? Avrupalılar ne kadar uğraşsa da tıpkı Avustralya Yerlilerinden kurtulamadıkları gibi bizden de kurtulamadılar. Onlar hala bizi sömürgeleştirmeye çalışıyorlar ve biz hala bizim hakkımızdaki klişelerle savaşıyoruz, hala topraklarımızı kirletmelerine karşı savaşıyoruz. #WeAreStillHere #IdleNoMore”

Bu yorumda, bu tür memlerin yalnızca Avustralya Yerli siyasetinin özel mücadelesi içinde yer alan özneleri nasıl hareket ettirdiği değil, aynı zamanda Kuzey Amerika’daki Yerli mücadeleleri bağlamında yankılanarak sınırlar ve siyasi mücadeleler arasında nasıl etkili bir biçimde hareket ettiği de gözlemlenebilir. Memescape, insanları yalnızca ciddiyetsizlik gibi eğlenceli etkiler aracılığıyla birbirine bağlamaz. Aslında, mizahi duygulanım diğer duygulanımsal bağlantılara dönüşür ve onları somutlaştırır. Örneğin yukarıdaki yorum, paylaşılan mizahi mem’in hayal kırıklığı, travma ve acının paylaşılan duygusal deneyimine dönüştürülmesine olanak sağlamaktadır.

Diğer Yerli memleri de Avustralya’ya gelen ve önemli ölçüde ırksal dışlanmaya maruz kalan mülteci ve göçmenlere destek vermektedir. Burada, Yerli memi sadece Yerli mücadeleleri arasında bağlantılara izin vermekle kalmıyor, aynı zamanda “carceral”, ırksal sınır rejimleri ve milliyetçi şiddete karşı daha geniş mücadelelere de uzanıyor. ‘Yasadışı Göçmenler Geri Dönsün’  memi, Yerli bir perspektiften ‘ülkenize geri dönün’ milliyetçi mecazıyla oynayarak Avustralya’ya kimin ‘yasal’ kimin ‘yasadışı’ olduğuna dair görünüşte istikrarlı kavramlar üzerindeki işaretleri göçebe bir şekilde değiştirerek, yerleşimci-sömürgeci egemenlik yapılarını ve onun dışlayıcı, ırksallaştırılmış sınır rejimini istikrarsızlaştırır ve sorgular. Bu mem, yine, Yerli halkın varlığını Avustralyalılığın istikrarlı kavramlarına geri döndürerek ve yeniden anlatarak işlev görür. İşaretlerle oynayarak, ‘yasal’ vatandaşı tekrar yasadışı hale getirir, ironi sahneleyerek kendi dışlayıcı rejimine tabi kılar.

Tabii ki, Yerli memescape’in tek özneleri Aborijin halkı değil. Yerli halkların ve mücadelelerin deneyimlerini ve varlığını rutin ve şiddetli bir şekilde göz ardı eden veya azaltan çizgili dışlama ve ulus yapılarına karşı oyunbaz, göçebe bilgi üretiminin ve duygusal bağlantının pürüzsüz alanını üreten geniş, köksapsal Yerli ve sömürgecilik karşıtı mem toplulukları ve mem üreticileri ağları vardır. r/Indiancountry ve r/DankPreColumbianMemes gibi ortak subredditlerden  ‘Decolonial.Meme.Queens’, ‘Indigenous_Fememeisms’ ve ‘DecolonialIndigenousMemes’ gibi sayısız Instagram hesabında Yerli özneler, sömürgeci ve ırksal şiddet ve tahakküm yapılarını alaycı bir şekilde yapısızlaştıran ve çözen, farklılık çizgileri boyunca koalisyonlar ve ittifaklar kuran günlük memetik eserler üretir ve dağıtır. Bu mem sayfaları bazen queer ve feminist bakış açılarının yanı sıra çeşitli direniş uygulamalarının geliştirilmesine yönelik anti-kapitalist eleştiriler getiriyor, sayfalarında ve subredditlerde Yerli eleştiri için bilgilendirici, teorik ve tarihsel kaynaklar sunuyorlar. Bu yüzden yaratılan ilişkiler sadece mizahi bağlantılar değil, aynı zamanda sömürge karşıtı mücadelelerin bir uzantısı olarak daha geniş dayanışma kurma ve bilinçlendirme ilişkileridir.

Dolayısıyla, memescape’in pürüzsüz mekânsal eğilimleri, sınır ötesi Yerli bağlantıların, politikaların ve direnişlerin oluşturulabileceği ve genişletilebileceği ilişkisel bir alanı potansiyel hale getirmiştir. Köksapsallığı sayesinde, belirli bir yerleşimci-sömürgeci devlet aygıtının hakim olduğu geleneksel çizgili bilgi üretimi yapılarının dışında, Yerli meme toplulukları ve öznelerinden oluşan bir ağın sömürgecilik karşıtı bilgi ve deneyimleri dağıtabileceği ve dolaşıma sokabileceği bir alan sağlar. Göçebeliğiyle, yaygın ve yerleşik yerleşimci-sömürgeci mitlerin ve anlayışların eğlenceli, mizahi ve geniş çapta erişilebilir bir şekilde altüst edilmesine ve yapısöküme uğratılmasına olanak tanır. Çokluğu, sınır ötesi Yerli deneyimleri ve öznellikleri ile sayısız şiddet ve baskı yapılarına karşı daha geniş küresel mücadeleler arasındaki çeşitli duygusal bağlantıları somutlaştırır.

Muhafazakâr Memescape

Pürüzsüz alan, kesin olarak bir özgürleşme ya da kurtuluş alanı değildir. Ne güç ilişkileri ne de ırksal, toplumsal cinsiyete dayalı ve sayısız diğer tahakküm yapıları yok olup gitmez. Aksine, pürüzsüz alanlar çatışmanın risklerini değiştirir. Bu güç ilişkilerinin nasıl ortaya çıktığı ve oynandığı, yumuşak bir düzenlemede dönüşür. Deleuze ve Guattari’nin köksapsal, pürüzsüz mekânsallıklar karşı çoklu uyarılarında, bu tür mekânsal konfigürasyonların her zaman faşizmleri, muhafazakâr duyarlılıkları ve arzuları hızlandırma ve mümkün kılma potansiyeline sahip olduğu görülebilir. Yeni beyazların üstünlükçü ve kadın düşmanı ‘Alternatif-sağ’ duyarlılığının mem-egemen, kaotik ve kaba mekanları bu eğilimi örneklemektedir. Düzgün bir mekân ilişkileri mümkün kılar, duygusal bağları teşvik eder ve göstergelerin istikrarının yerini kararsızlıklara ve belirsizliklere bıraktığı göçebe hareketler üretir. Böylesi bir mekânsal figürasyon, aynı zamanda, çizgili enternasyonalin renk körü kamusal alanının dışına itilen (ama asla ortadan kaldırılamayan) muhafazakâr, ırkçı ve cinsiyetçi duyarlılıkların sızmasını ve yayılmasını da mümkün kılar.

Alexandra Deem’in iddia ettiği gibi, memescape’in yumuşak eğilimleri gerçekten de ‘gelişen sağcı duyarlılığın ilişkisel, akışkan ve hissedilen boyutları ile siyasi partilerin, toplumsal hareketlerin ve bireysel aktörlerin sınırlarını aşan bir dizi dijital konuşma pratiğinin bir araya geldiği duygusal ihlal ekonomilerini’ potansiyel hale getirmiştir. Bu muhafazakâr memescape, bu tür düşmanlıkların geçmişte kaldığı ya da zamansal olarak geçmiş Küresel Güney’e ait olduğu düşünülen, Batı liderliğindeki, ırkçılık sonrası ve toplumsal cinsiyet sonrası neoliberal bir uluslararası fanteziyi hem bozuyor hem de bu fanteziye müdahale ediyor ve aynı zamanda bu fanteziyi destekleyen ve altında yatan farklılaşmaları ve ihlalleri yeniden üretiyor ve hızlandırıyor. Aşağıda bu aksaklıklara ilişkin analizimde, ırkçı ve kadın düşmanı estetiğinin yeniden üretimini ve yaygın dolaşımını önlemek için muhafazakâr memlerin içeriğini özel olarak analiz etmek yerine, mem manzarası aracılığıyla hangi muhafazakâr bağlantı biçimlerinin potansiyelleştirildiğine ve bu memetik ilişkilerin küresel siyasette ne tür bir siyasi etki yarattığına odaklanıyorum.

15 Mart 2019’da 28 yaşındaki Avustralyalı bir beyaz üstünlükçü Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki bir camide ateş açarak 49 kişiyi öldürdü. Saldırıyı internet üzerinden canlı olarak yayınlamadan dakikalar önce, adı kötüye çıkmış kaba ve aşırı sağcı ‘8chan’ imaj panosunda ‘Büyük Yer Değiştirme’ başlıklı bir manifesto yayınladı. Gazeteci Robert Evans’a göre belge, “sadece aşırı çevrimiçi olanların anlayabileceği memlere ve İnternet şakalarına bolca gönderme yapıyordu”.98 Tonu kasıtlı ve kışkırtıcı bir şekilde ironik ve eğlenceliydi, trollük ve shitposting’in muğlak ve ikircikli hatlarını çiziyor ve memetik diller ve anlayışlarda ustalık sergiliyordu. Canlı yayın sırasında tetikçi izleyicilerine ‘Pewdiepie’ye abone olmalarını’ söyleyerek, saldırıdan aylar önce Youtube ve Reddit gibi platformlarda dolaşan popüler bir İnternet meme’ine atıfta bulundu.

Birkaç ay sonra Almanya’nın Halle kentinde bir başka beyaz silahlı saldırgan ev yapımı silahlarla bir sinagogda iki kişiyi vurdu. Saldırıdan önce internete yüklediği beyaz üstünlükçü manifestosu Christchurch saldırganının saçmalıklarıyla ürkütücü bir benzerlik taşıyordu; popüler internet memleri ve en sevdiği anime şovlarına göndermelerle doluydu ve katliam planlarının başarılar, hedefler ve bonuslardan oluşan ludik bir dille anlatıldığı video oyunu ödül sistemlerinin estetiğine paralel bir şekilde yazılmıştı. Ardından 2022’de Amerika Birleşik Devletleri’nin Buffalo kentinde beyaz üstünlükçü bir saldırgan çoğu siyah alışverişçilerden oluşan on kişiyi öldürdü. Saldırganın manifestosunda, bu tür şiddetli ırkçı fikirlere ilk olarak 4chan’deki memetik kanallar aracılığıyla ilgi duymaya başladığı; ‘infografikler, shitpostlar ve memler aracılığıyla Beyaz ırkın yok olduğunu, siyahların orantısız bir şekilde Beyazları öldürdüğünü, ortalama bir siyahın hayatı boyunca vergi mükelleflerinden 700.000 dolar aldığını ve bunun arkasında Yahudiler ile elitlerin olduğunu öğrendiği’ belirtilmiştir.

Bu beyaz üstünlükçü saldırılar ve memescape’in birbiriyle yakından bağlantılı olduğu açıktır. Bu beyaz üstünlükçü öznelerin hırsları, ırk ve toplumsal cinsiyet hiyerarşileri ve dünya görüşleri derinlemesine çizgiliyken ve sınırlandırılmış bir baskı ve dışlama yapısını yeniden üretirken, siyasi, estetik ve kültürel pratiklerinin mekânsal araçları ve biçimleri memescape’in pürüzsüz eğilimlerine yönelir ve bunlardan yararlanır. Bu saldırılar birbiriyle bağlantılıdır, ancak hiyerarşik ve merkeziyetçi bir örgütlenme biçimiyle değil. Josh Vandiver’in ileri sürdüğü gibi, ‘Alternatif-Sağ’ daha ziyade köksapsal olarak işlemektedir: ‘lidersiz, ağ bağlantılı ve merkezsiz’. Bu köksapsal yapıda, memescape tarafından potansiyelize edilen insan merkeziyetçi, karşılıklı olarak kurucu ilişki için eşit derecede köksapsal olasılıklar temel bir rol üstlenir. Genellikle anonim, geçici ve sürekli hareket eden ve mutasyona uğrayan, tekil bir ortaya çıkış kaynağına kadar takip edilemeyen, bunun yerine kolektif üretim yoluyla çevrimiçi ve çevrimdışı yapılarda dolaşan ürünler olarak memler, kamusal alanda hoş karşılanmayacak şiddet içeren fikir ve duygulanımların ifade edilmesi ve hızla yayılması için bir alan sağlar. Küçük, özlü ve yankı uyandıran viral ürünler olarak memler, muhafazakâr düşüncenin pop-kültürel çevrimiçi alanlara sızmasına ve bu alanlardan geçmesine olanak tanır. Buffalo tetikçisi, okuyucularını ‘memler yaratmaya, memler yayınlamaya ve memleri yaymaya’ çağırırken kesinlikle bu potansiyelin farkındaydı. Memler etno-milliyetçi hareket için herhangi bir manifestodan daha fazlasını yapmıştır.

Bununla birlikte, köksapsal yayılma biçimi kadar önemli olan bir başka şey de memescape’i muhafazakâr, faşist arzular ve dolaşımlar için temel bir alan haline getiren şey, ironik, ciddi olmayan memlerin üretiminin, muhafazakâr düşüncelerin görünmeyen alanlara veya konuşmalara sızabildiği ve/veya bunların altından geçebildiği ciddi ve ciddi olmayan arasındaki çizgilerin bulanıklaşmasını sağladığı göçebe işaret hareketliliğidir. Raúl Pérez’in ileri sürdüğü gibi, “açık ırkçı söylemin kamusal alanda reddedildiği sivil haklar sonrası bir toplumda, ırkçı mizah, muhatapların ırkçı söylemin yasak meyvesine katılarak sosyal ilişkileri geliştirmelerine olanak tanır.”  Yerli memler örneğinde görüldüğü gibi, göstergelerin mizahi oyunu normatif ontolojilere ve beklentilere saldırarak tanıdık olanı yabancılaştırma işlevi görebilirken, gülenlerin ve kime güldüklerinin konumlanmış öznelliği bu göçebe hareketliliklerin bağlamını ve olasılıklarını temelden değiştirir. Mizah her zaman ilişkiseldir ve her zaman bedenlidir. “Şakalar yalnızca katılımcılar sosyal dünya hakkında hemfikir olduklarında ve neyin şaka olduğuna dair örtük bir ortak anlayışa sahip olduklarında başarılı bir şekilde işler. “

Muhafazakâr memler, göstergelerin anlamsız, kaba ve transgresif bir şekilde altüst edilmesiyle çalışsa da komedi etkilerinin yankılanması ve yürütülmesi için tarihsel olarak koşullandırılmış ve ırksal olarak konumlandırılmış üstünlük ve aşağılık anlayışlarına dayanır. Bu ironik ve anlamsız üretimlerdeki çizgilerin birbirine karışması, dışarıdakiler için belirsizlikler ve kararsızlıklar üretirken, aynı zamanda altkültürel memetik dillere ve şakalara aşina ve bu konuda bilgili olanlar için içerme ve dışlama çizgileri oluşturmaya, müstakil ironi, ihlal ve shitposting ilişkileri aracılığıyla toplumsal bağlar kuran muhafazakâr öznelerden oluşan bir yeraltı ağını genişletmeye ve örneklemeye çalışır.

Bu muhafazakâr memetik dolaşımlar aynı zamanda duygusal olarak bir araya getirilmiş çoklukların üretimi yoluyla da işlemektedir. Marc Tuters ve Sal Hagen’in muhafazakâr 4chan görüntü panosuna ilişkin analizlerinde gözlemledikleri gibi, ‘memler, ortak bir siyasi gündemi paylaşması gerekmeyen, ancak yine de duygusal bağlarla geçici olarak birleşen aktörlerin bir kesitini bir araya getiren yüzen göstergeler olarak işlev görmektedir.’ Krizdeki neoliberal bir dünyanın koşullandırdığı zayıflatıcı can sıkıntısı, hak mahrumiyeti hissi ve umutsuzluğa karşı memescape, bu tür can sıkıntısı, huzursuzluk ve nihilizmleri yanlış ve şiddetle tanımlanmış ötekilere yönelten özneler tarafından duygusal zevkler ve eğlenceler deneyimlemenin bir yolunu sunuyor. Ben Anderson ve Anna Secor, memescape’in mümkün kıldığı hazzın duygulanımsal yapılarının ‘şiddet içeren bir eğlencenin yoğunluğunu potansiyel bir can sıkıntısı arka planına karşı konumlandırdığını ve bunun da ‘insanların bir dizi kötücül ötekiye karşı harekete geçirilen siyasi bir özne olarak dinamik ve olumsal bir şekilde ortaya çıkmasına’ yol açtığını göstermektedir. Bu durum, Buffalo tetikçisinin manifestosunda da açıkça görülmektedir: beyaz üstünlükçü memlere nasıl rastladığını belirtmeden önce, “Mayıs 2020’de aşırı can sıkıntısından sonra 4chan’de gezinmeye başladım ” demektedir.

Memescape, öfke, kızgınlık ve nefret gibi hissedilen hüzünlü tutkulara karşı konumlandırılan vaatler ve anlık zevk ve eğlence hisleri aracılığıyla bir duygusal bağlantı alanı açarak Yeni Zelanda’dan Almanya’ya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar sınır ötesi bir muhafazakâr özne çokluğunu bir araya getiriyor. Bunu yaparken de ‘muhafazakâr bir enternasyonal’in ivme kazanmasını mümkün kılıyor.

Dolayısıyla muhafazakâr memescape, büyük ölçüde pürüzsüz bir mekânsal mantık aracılığıyla gerçekleşir ve dolaşır. Köksapsal, yatay ilişkisellikler üreterek, beyaz üstünlükçü eğlencenin etkili bir şekilde bir araya getirilmiş çoklukları ve bilgiyi ana akım çizgili iletişim kanallarının dışına kaçan (ama içine sızan) ve yayan göçebe belirsiz ironi çizgileriyle sınırların ötesine ulaşır. Ancak bu pürüzsüz potansiyeller, uluslararası sınırlandırılmış çizgilerin altında yatan ırk, toplumsal cinsiyet ve sömürgeciliğin çeşitli hiyerarşik farklılaşmalarını sağlamlaştırmak ve şiddetle sürdürmek için geri dönüyor. Bu, memescape’in pürüzsüz uzamsal eğilimi aracılığıyla potansiyelleştirilen, üretilen ve güvence altına alınan bir çizgi biçimidir.

Sonuç

Bu makale, küresel politikada internet memlerinin giderek karmaşık ve çelişkili politikalarını anlamak, düşünmek ve yönlendirmek için kullanılabilecek bir dizi kavramsal ve analitik araçlar sunmak amacıyla bir teorik çerçeve sunmayı amaçladı. Şimdiye kadar politik araştırmalarda memlerin analizleri, Jonathan Dean’ın ”sonuç odaklı” yaklaşımına odaklandı. Bu yaklaşıma göre ”sosyal medya, politik kampanyaların yönlendirildiği bir ortam olarak görülür veya (seçimle ilgili) politikalar için sonuçları olabilir, ancak kendisi başlı başına politikanın dokusu ve pratiğinin oluşturucu unsuru olarak kabul edilmez.” Bu makale, bu yaklaşımdan öteye geçerek “memescape” olarak adlandırdığı bir mekânsal ontoloji sundu ve dijital öznelerin, estetik nesnelerin, siyasi söylemlerin ve kolektif etkilerin nasıl birbirleriyle ilişkilendiğini ve oluşturulduğunu temel olarak değiştiren, yeni ve potansiyel dönüştürücü bir küresel politika alanı kavramsallaştırdı. Bu yaklaşımda, memler sadece uluslararası düzeyde etki göstermez, aynı zamanda ilişkisel alan içinde var olurlar ve bu alanda politik olarak organize edilmiş sınırlarla gerilim içindedirler. Bu memescape’e mekânsal bir yaklaşım, memlerin sadece politikayı yönlendirmek için araç olarak kullanılabilecek salt eserler olmaktan ziyade, nasıl küresel politikanın çok çeşitli aktörler tarafından gezilebileceğini ve dönüştürülebileceğini daha geniş bir ilişki alanından görüp anlamamızı sağlar.

Memescape, potansiyel olarak dönüştürücü bir küresel politika alanı olarak, bu makalenin kavramsallaştırdığı pürüzsüz mekânsal eğilimler sayesinde birden fazla -genellikle çatışan gelecekleri ve sınırları barındıran- bir alandır. Onun mekânsal mantığında dikkatlice gezinerek, estetik üretim ve dolaşım için köksapsal alanlar açarak işlev gören mekânsal mantığını ve bir zamanlar sabit işaretlerin mizah ve oyun yoluyla gezici hareketliliklerini ve etkileşimlerini, çokluğunu analiz edebilir, üzerine düşünebilir ve bu çıkan politik potansiyel üzerinde hareket edebiliriz. Bu makalede, bu potansiyellerin iki farklı örneğini gösterdim: İlk olarak yerli memlerin sınır ötesi anti-emperyalist mitlerin çözülmesi ve ikinci olarak ortaya çıkan alternatif sağ hassasiyetinin beyaz-üstüncü, ırkçı keyiflerini ve ironik ihlallerini. Her iki örnekte de, memescape’in pürüzsüz eğilimleri sınırlı, ciddi ve hiyerarşik bilgi üretiminin geleneksel yapılarına karşı bir alan sağladı ve küresel politikanın günlük üretiminde ilişki, özne ve politik olasılıklar; yeni yapılandırmalar sundu. Beyaz-üstüncü, ırkçı saldırıların memescape’in söylemsel ve duygusal kaynaklarına gömülmesi ve buna bağlı olarak “radikalizasyonun” ve önlemenin amaçlandığı bir güvenlik düzeninin ortaya çıkmasının etkilerinin, dirençli memetik hareketlerden ortaya çıkan olanaklardan daha yaygın olarak hissedildiği savunulabilir. Ancak, yerli memescape’in örneklerinde görüldüğü gibi ve Occupy ve Black Lives Matter gibi son dönemdeki ırksal ve ekonomik adalet için yapılan hareketlerde memescape’in daha geniş varlığı göz önüne alındığında, memscape’in bu tür reaksiyoner ve hiyerarşik yapılarla savaşılabilir, problematik hale getirilebilir ve altüst edilebilir bir alan potansiyeli sunar. Aslında, dirençli ve reaksiyoner memescape’lerinin “sınırlı enternasyonel’’e karşı gelmekle kalmayıp birbirlerine de karşı çıkarak sürekli varyasyon içinde tepki verdikleri, bazı yazarların “mem savaşları” olarak adlandırdığı bir yerde memescape, politik çatışma yaşanan bir ilişki alanı olarak ortaya çıkar. Sadece bu iki potansiyelden birine odaklanmak ve memescape’e direnişin ütopya alanı ya da kaotik reaksiyonun distopik alanı olarak ilan etmek cazip olabilir. Ancak, bu alanın gerçek incelikleri ve potansiyelleri, onun çokluğu ve bağlantılarıyla etkileşime girdiğimizde ortaya çıkar. “Pürüzsüz bir alanın bizi kurtaracağını asla düşünmeyin.” Memescape’in şimdiki ve gelecekteki durumları belirlenmemiştir, ancak mekânsal mantığıyla sürekli ve dikkatli bir etkileşimle bu gelecek gerçekleştirilebilir.

Memescape’in mekânsal kavramsallaştırılması, bu nüanslı alanın akademik olarak nasıl gezilebileceği ve politik olarak nasıl işlenebileceği konusunda başlangıç seviyede analitik ve kavramsal araçlar sunar. “Dünya siyasetinin memeifikasyonu” giderek daha somut hale geldikçe uluslararası ilişkiler uzmanlarının memescape’in yeni mekânsal siyaseti, olanakları ve sınırlarıyla daha ciddi (olmayan) bir şekilde ilgilenmesi gerekmektedir. Bu makale, memescape’in direnç potansiyellerini ve tepki niteliğindeki tehlikelerini vurgulayarak bu alanın basit bir okumasına karşı uyarıda bulunmayı ve çerçevesini daha ileri araştırmalar için açmayı amaçlamıştır. Ayrıca, böyle bir çerçevenin geliştirilmesi, bu alan üzerinden hareket etme etiğini oluşturmak açısından da önemlidir. Memescape üzerine düşünmek, yazmak ve hareket etmek için nasıl bir düşünce yapısı geliştirilmelidir? Memescape’e girdiğinde, önlerinde hangi politik potansiyeller ve sınırlar yatmaktadır? Memescape içinde hangi bağlantıları canlandırabiliriz? Bu alandan ortaya çıkan tepki niteliğindeki politikalara karşı nasıl hareket ederiz? Eğer memescape’i mekânsal terimlerle kavramsallaştırarak böyle karmaşık ve zor sorulara yönelik bir etik etkileşimin geliştirilmesine başlayabiliriz.

Yazar: Uygar Baspehlivan/Cambridge Üniversitesi Yayınları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir